Tek bir menajerin eline bakan milyon avroluk kulüpler. Sıkıntı bu da değil. Ortada win-win bir ilişki yok.
Almanlari bu yuzden cok severim. Asiri bir disiplin anlayisi vardir.
Bir organizasyona giristiklerinde istediklerini onceden haber verirler. A'dan Z'ye de her seyi belirtirler. Su soyle olacak bu boyle olacak; burada bu olacak surada su olacak gibi.
20 yillik uluslararasi is yaptigim piyasada en cok zorlandigim millet Almanlar olmustur. Kivirmazlar. Muadil istemezler ev anlamazlar da.
Diger millet ise Japon'lardi. Onlar daha zordu gerci. Hem onden ister, hem olmadimi yuzune karsi "hersey yolunda" diyip guler; hem de is sonunda sikayeti boru gibi doserdi.
Velhasil kelam. Almanya'nin o meshur husran yasadigi 94'muydu 96'miydi neydi; o yilki hezimetinden sonra altyapiya milyonlarca Euro yatirim yapilmisti.
Internette bunun detaylarinin paylasildigi siteler var.
Keske bizde de boyle bir surec isleme koyulsa. Cok sey katederiz.
Ki ne kadar ayip.. Koskoca 70 kusur milyonluk millet olarak altyapimizdan futbolcu cikaramadigimiz yetmiyormus gibi bir de gidip adamlarin yetistirdigi adamlari ayni irka sahibiz diye kendimize aliyoruz..
Halbuki zor surecler degiller bunlar. Her amator kulubun cim sahasi olmasi, soyunma dolaplarindaki detaylarindan tutta yetisen futbolcunun tum evrelerine kadar yol haritasinin cizildigi detaylar..
Altyapimizi saglam temeller uzerine oturtmadigimiz surece ne menajerlerden yakamiz kurtulur ne de simsarlardan. Hayal olur.